17 Temmuz 2014 Perşembe

Çıkan Haberler


Hürriyet Gazetesi
http://www.hurriyet.com.tr/ankara/26650951.asp






Keşif mutluluğu #Kokuylakeşfet Takvim Gazetesi
Türkiye'de ilk defa 'Kokuyla Keşfet' adıyla koku üzerine kitap yayınlandı. Esra Öz'ün bu çalışması, büyük ilgi gördü
http://www.takvim.com.tr/Guncel/2014/06/29/kesif-mutlulugu


Posta Gazetesi


Türkiye Gazetesi


Hedef Sağlık Dergisi #kokuylakeşfet haberi

1 Haziran 2014 Pazar

Kokuyla Keşfet Teaser





Kokuyla Keşfet Sunumda Neler Var?



Kokuyla Keşfet sunumda neler var? Merak edenler için aşağıda kısa bir tanıtım... 


"Herkesin kokusu kendine özgü" Akşam Gazetesi


‘Kokuyla Keşfet’ adlı kitap, koku almanın bilimsel yönlerini eğlenceli bir dille işlerken, kokunun insan ilişkilerine etkisini ve parfümün gizemli yönlerini anlatıyor. Sağlık editörü ve biyolog olan yazar Esra Öz, “Her insanın parmak izi gibi kendine özgü bir kokusu var” diyor.

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

KAHVENİN NASIL KOKTUĞUNU UNUTTUYSANIZ DİKKAT! 

Kokunun insanları ve markaları nasıl etkilediğini anlatan Öz, kokunun iletişimde ve ilişkiler üzerinde oldukça etkili olduğunu söylüyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kokunun, insanın aşk hayatından hastalıklara hatta yediği yemeklere kadar çok büyük etkisi var. Koku deyip geçmemek lazım çünkü bazı hastalıkların ön belirtisi olabiliyor. Mesela, yıllar boyu çok iyi bildiğiniz peynir ve kahve gibi kokuları unutmaya başladıysanız Alzheimer ve Parkinson olma riskine karşı tetkik yaptırın. Günümüzde nesnel ölçüm metotlarıyla koku duyusunun ölçümleri de yapılabiliyor.”

AŞK HORMONU

Koku almada, feromonların önemli bir rol oynadığını söyleyen Esra Öz, kişinin doğal olarak salgıladığı feromonun aşk hayatında da etkili olduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalara göre aşk duygusunun ortaya çıkması feromon maddesinin salgılanmasıyla başlıyor. Aşkın kokusu olarak tanımlanan bu madde, beynin ilgili bölümlerini uyarıyor ve böylece aşk doğuyor. “Her insanın parmak izi gibi kendine özgü bir kokusu var ve bu kokuyla kendilerine en uygun eşi seçiyorlar” diyen Öz, bu sayede bireylerin kendilerinden genetik olarak farklı kişiyi seçtiklerini ve bu şekilde nesillerin daha iyiye gittiğini söylüyor. 

KRALİÇELERİN BÜYÜLÜ ESANSLARI 

“Yapılan çalışmalarda, farklı aromaterapik kokuların beynin aktivitesini farklı şekilde etkilediği araştırma sonuçlarıyla gösterilmiştir. Örneğin; lavanta ve bergamot gibi uçucu yağların beyinde ‘mutluluk hormonu’ olarak bilinen endorfin salgısını 8-12 kat artırıp uygulamadan birkaç dakika sonra ruhsal ve fiziksel bir gevşeme sağladığı bildirilmiş. Mısır Kraliçesi Cleopatra da, güzel bir kadın olmamasına rağmen rahiplere hazırlattığı kokularla döneminde nam salmış, gül kokulu esanslarla büyük bir etki meydana getirmiş. 

GENÇ GÖRÜNMEK İSTEYENLER 

- Greyfurtlu parfüm kişinin altı yaş daha genç algılanmasına sebep oluyor!
- Çim kokusu kalp atışlarımızı hızlandırıp heyecanlanmamıza sebep oluyor.
- Biberiye gibi aromalar canlandırıyor, yasemin ise sakinleştiriyor...
- Limon aroması canlandırır, konsantrasyon ve performans gücünü arttırır.
- Yasemin sakinlik verir, korkuyu giderir. Uykuyu düzenler.
- Fesleğen rahatlatır.
- Biberiye acı hissini azaltır. 
- Gül duyuları harekete geçirir.
Dermatoloji Uzmanı Dr. Ömür Tekeli de kokuların sağlık üzerindeki etkileri hakkında bilgi verdi. 

SARIŞINA ÇİÇEK, ESMERE BAHARAT 

Genelde beyaz, kuru tenli ve sarışınlara meyve ve çiçek kokuları, esmer tenlilere baharatlı ve taze kokular, buğday tenlilere ise, baharatlı ve oryantal kokular yakıştırılır. Kadınlarda menopoz döneminde ise tatlı, taze, vanilyalı ve kakaolu kokular önerilir. Parfümü ter kokusunu bastırmak için değil de, güzel kokmak için kullanıyorsanız doğru yoldasınız demektir. Terlemek elbette doğal bir refleks ama kullandığınız kokunun gözenekleri tıkamaması gerekir. Gözenekleri tıkayan ürünler yüksek düzeyde alüminyum içerebilir, bu da cildi tahriş edip alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Özellikle yaz aylarında her gün duş alıp temiz vücuda deodorant ya da parfüm sürmek gerekiyor. Çevreye zarar veren, ozon tabakasını etkileyen deodorantları tavsiye etmiyoruz, roll on ya da stick’ler kullanılabilir. Yine yaz aylarında baharatlı kokuları azaltıp taze kokuları çoğaltmamız hem çevremizi hem de bizi de rahat hissettirecektir. 

DUYGULAR KOKUNUZU ETKİLER

Hormonal değişimler, yoğun duygular, diyet, çemen, soğan, sarımsak gibi özel bileşenler, hava koşulları ya da kıyafetimizin dokusu bile kişisel kokunuz üstünde etkilidir. Özellikle stres kaynaklı terlemeler bireyleri çok rahatsız eder ve konforunu bozar. Bu tip terleme rahatsızlıkları için el, ayaklar ve koltuk altlarında ter bezlerinin çalışmalarını geçici süre durdurmak için botoks tedavisi uygulanıyor. Bu uygulama sadece uygulanan bölgeyi geçici süre etkiler, vücudun diğer bölgeleri terlemeye devam eder. 



Bart Weetjens kara mayınlarını ve tüberkülozu tespit ederek insan hayatını kurtarmak için fareleri nasıl eğitmeye başladı?



Bugün sizinle sıradışı bir serüveni paylaşmak için buradayım, olağanüstü derecede tatmin edici bir serüven aslında... Kara mayınlarını ve tüberkülozu tespit ederek insan hayatı kurtarmak için fareleri eğitmeye beni yönlendiren bir serüven. Çocukken iki tutkum vardı. Bunlardan biri kemirgenlerdi. Her cins farem, fındık farem, hamsterım, çöl farem ve sincabım vardı. Hangisini sorsanız, beslemişimdir ve pet-shoplara satmışımdır kesin. (Gülümsemeler) İkinci tutkum Afrika'ydı. Çok-kültürlü bir ortamda yetiştim. Evimizde Afrikalı öğrenciler vardı ve onların hikayelerini dinlerdim. Bambaşka öyküler... Teknik bilgi, mal ve hizmet konularında dışa bağımlılık, coşkun bir kültürel çeşitlilik... Afrika benim için gerçekten büyüleyiciydi.
1:07
Sonra bir endüstri mühendisi oldum... Ürün geliştirme mühendisi... ve özellikle verimli (mayın, hastalık vb.) tespit teknolojileri üzerine yoğunlaşmıştım. Aslında gelişmekte olan ülkeler için en elverişli olan teknolojiler üzerine... Çalışmaya endüstri alanında başlamıştım fakat sürekli bir şeyleri keşfederek ve ürüne dönüştürerek maddeci bir topluma katkı sağlamaktan pek de memnun değildim. Dünyanın asıl sorununa odaklanabilmek için işimi bıraktım: Kara Mayınları Şu an 1995 senesiyle ilgili konuşuyoruz. Prenses Diana, televizyonda, kara mayınlarının her tür gelişimin önünde somut bir engel olduğunu ilan ediyor ki bu çok doğru. Bu cihazlar orada bulunduğu ya da böyle bir şüphe olduğu sürece bu topraklara gerçek manada ulaşamazsınız. Aslında üretim için gerekli oldukları "sürdürülebilir ortamlar"da kullanılmak üzere yeni dedektörler için dünya çapında bir talep vardı. tabi özellikle "Gelişmekte Olan Ülkeler"de. Biz de fareleri seçtik.
2:06
Neden fareleri tercih edersiniz? Zaten haşere oldukları için mi? Bilakis fareler, çoğu insanın düşündüğünün tam aksine çok sosyal yaratıklardır. Ve aslında... şu an gördüğünüz bizim ürünümüz. Oralarda bir yerde gizlenmiş bir hedef var. Önünde tuttuğu faresini sağa sola yönlendiren eğitimli bir Afrikalı operatör görüyorsunuz. İşte hayvan bir mayın buluyor. Toprağı eşeliyor ve yiyecekle ödüllendirilmek için geri geliyor. Çok basit. Bu tip ortamda kolayca sürdürülebilir. Şimdi de hayvanımız ödülünü alıyor. İşte bu şekilde işliyor. Çok çok basit.

2:48
Peki neden fareleri kullanırsınız? Fareler, geçen yüzyılın ortalarından beri her türlü deneyde kullanılmıştır. Fareler, diğer memeli türlerinin herhangi birinden daha fazla olfaksiyon (koku duyusu) genine sahiptir. Kokulara karşı aşırı derecede duyarlıdırlar. Üstelik bir de bütün bu kokuları tanımlayıp bunlar hakkında iletişim kurabilme özellikleri vardır. Farelerle nasıl iletişim kuruyoruz? 'Farece' konuşmuyoruz tabi ki. Bunun yerine bir mandalımız var. Hayvan eğitimlerinde standart bir yöntem ki onu şurada görüyorsunuz. Mandal, belirli davranışları pekiştirmek için kullanacağınız özel bir ses çıkartır. İlk önce 'klik' sesiyle bir tür yiyecek ödülünü ilişkilendiririz. ki bu ödül şırınga içerisine konmuş muz ve fıstık ezmesidir. Bir kere hayvan 'klik' - yiyecek olayını farkedince 'klik' - yiyecek, 'klik' - yiyecek "öyleyse 'klik' yiyecek demektir" i anladığında onu, tek delikli bir kafese alırız ve aslında hayvan, altına bir 'hedef koku' nun yerleştirildiği bu deliğe burnunu sokmayı ve bunu 5 saniye sürdürmeyi öğrenir. 5 saniye bir fare için uzun bir süredir. Hayvan bunu yapmayı öğrenince işi biraz daha zorlaştırırız. Hedef kokuyu, birden fazla deliği olan bir kafeste tespit etmeyi öğrenir.
4:02
Sonra hayvan açık havada tasmayla dolaşmayı ve hedef saptamayı öğrenir. Bir sonraki aşamada hayvan, gerçek mayın tarlalarında gerçek mayınları bulmayı öğrenir. Uluslararası, mayına karşı eylem standartlarına uygun şekilde test edilir ve onaylanırlar. Tıpkı köpeklerin geçmek zorunda olduğu testler gibi. Bu test 400m² alanı kapsar. Bu alanda rastgele döşenmiş pek çok mayın vardır. Eğitimciler ve fareleri bütün hedefleri bulmak zorundadırlar. Eğer hayvan bunu başarırsa gerçek sahalarda işlevsel olduğuna dair onaylanıp lisans alır. Aynen köpeklere uygulandığı gibi. Belki ufak bir farkla: Fareleri, mayın bulan köpeklere göre 1/5 masrafla eğitebiliriz.
4:51
Burada da Mozambik'teki ekibimiz var. İçlerinden biri Mozambikli kardeşlerine gerekli becerileri öğreten Tanzanyalı bir eğitmen. Bu insanların gözlerindeki gururu bir görmelisiniz. Çünkü yabancıların yardımına duydukları bağımlılıklarını azaltan bir becerileri var. Dahası bu ekip... tabii ki, ağır makineler ve kontrol amaçlı el dedektörlerine de ihtiyacınız var. Fakat fare yeteneğine yapılan bu ufak yatırımla Mozambik'te, m² başına düşen maliyeti şimdiki normal fiyat olan m² başına 2 doların %60'a varan oranlarda altına inebileceğimizi gösterdik. Biz bu işi 1.18 dolara yapıyoruz ve bu fiyatı daha da aşağı çekebiliriz. Hesap meselesi... Eğer daha fazla fare istihdam edersek sonucu daha da iyi hale getirebiliriz. Mozambik'te bir tanıtım alanımız var. 11 Afrika hükümeti bu teknolojiyi kullanarak daha az bağımlı hale gelebileceklerini gördüler. Great Lakes Bölgesi'nde barış anlaşması imzaladılar ve 'kahraman fareleri' ortak sınırları kara mayınlarından temizlemek için uygun buldular.
6:02
Fakat size bambaşka bir problem daha sunmama izin verin. Geçen sene mayına basan 6000 civarında insan vardı fakat yine geçen sene dünya çapında yaklaşık 1.9 milyon insan bir numaralı enfeksiyon sebebi olan tüberkülozdan öldü. Özellikle, T.B. (tüberküloz) ve HIV arasında sıkı bir bağın bulunduğu Afrika'da çok yaygın bir problem var. Standart bir WHO (Dünya Sağlık Örgütü) prosedürü olan mikroskopinin güvenirliği %40'tan ancak %60'a ulaşabildi. Tanzanya'da - rakamlar yanılmaz - T.B. hastalarının %45'ine ölmeden önce T.B. teşhisi konabiliyor. Bu da demektir ki eğer T.B. hastasıysanız teşhis konulmama şansınız çok yüksektir. Bunun yerine ikincil T.B. enfeksiyonundan ölüp gidersiniz. Halbuki erken farkedilip erken teşhis konulsa tedaviniz başlayabilir. HIV-pozitifseniz dahi mantıklı olan budur. HIV-pozitifseniz dahi T.B.'den kurtulabilirseniz.
7:10
Ortak dilimiz Felemankçe'de T.B. yerine 'tering' kullanılır ki etimolojik açıdan katran kokusuna atıfta bulunur. Zaten eski Çinliler ve Yunanlı Hipokrat, T.B.'nin hastadan yayılan 'uçucu gazlar'a dayanarak teşhis edilebileceğini belgelemişlerdir. Ve bizim yaptığımız da hastanelerden yalnızca test amaçlı bazı numuneler toplayıp fareleri bunlarla eğitmekti. İşe yarayıp yaramayacağını görmek için... Ve şaşırtıcı bir şekilde birkaç fareyi üst üste kullanarak %89 duyarlılığa ve %86 özgüllüğe ulaşabiliyoruz. İşte şu şekilde çalışıyor. Ve bu gerçekten genetik bir teknoloji. Şu an patlayıcılar ve tüberküloz hakkında konuşuyoruz fakat inanabiliyor musunuz aslında oraya herhangi bir şey koyabilirsiniz.
8:09
Peki nasıl işliyor? 10 numunelik bir çekmeceniz var. Bu 10 numuneyi aynı anda kafese yerleştiriyorsunuz. Bir hayvanın gerekli kokuyu ayırt edebilmesi için saniyenin yalnızca 1/200'i yeterlidir, bu yüzden çok hızlı hareket eder. İşte şimdiden üçüncü numuneye geldi. Bu pozitif bir numune. 'Klik' sesini duyuyor ve yiyecek ödülünü almak için geliyor. Ve böyle çok hızlı bir şekilde hangi hastaların pozitif hangilerinin negatif olduğuyla ilgili ikinci bir fikrimiz oluyor. Bir kıyaslama yaparsak bir laborant günde 40 numune inceleyebilirken bir fare aynı miktarda numuneyi sadece 7 dakikada inceleyebilir. Bunun gibi bir kafes... Alkış Fareleriniz olması şartıyla bunun gibi bir kafes... ve şu an bizim 25 tüberküloz faremiz var. Bunun gibi bir kafes bütün gün işlediğinde 1,680 numune inceleyebilir. Yapılabilecek potansiyel uygulamaları düşünebiliyor musunuz? Topraktaki atıkların tespiti, gümrük uygulamaları, konteynerlarda kaçak malların tespiti, vesaire.
9:30
Fakat şimdilik tüberkülozla ilgilenelim. Kısaca değinmek istiyorum. Mavi çubuklar yalnızca Dar es Salaam'daki 5 klinikte 500,000 insana uygulanan mikroskopi skorlarıdır ki ki bunlardan 15.000'i daha önce test yaptırmış. 1,800 hastanın mikroskopileri. Ve sadece numuneleri farelere bir kez daha göstererek ve tekrar mikroskopi sonuçlarına dönerek vaka tespit oranını %30'un üzerinde arttırmayı başardık. Geçen yıl boyunca -hangi zaman aralıklarına baktığınıza bağlı olarak- sürekli bir şekilde Dar es Salaam'daki 5 hastanede vaka tespit oranlarında %30-40 artış elde ettik. Bu gerçekten kayda değer bir gelişme, mikroskopide gözden kaçan bir hastanın 15'e yakın insana hastalık bulaştırdığını düşününce... her yıl.. sağlıklı insanlara... Emin olabilirsiniz çok sayıda hayat kurtardık. En azından 'kahraman farelerimiz' pek çok hayat kurtardı.
10:28
Şu an bir sonraki aşamamız bu teknolojiyi standartlaştırmaktır. Yapılması gereken basit şeyler var... Örneğin hayvanın burnunu 5sn sokmak zorunda olduğu koklama deliğinde ufak bir lazerimiz var... ki bu işlemi standart hale geitirebilelim. Ayrıca dışkılamayı ve yiyecek ödüllerini standartlaştırmak... ve bu işlemi daha fazla insana ulaşacak şekilde daha büyük ölçeklerde tekrarlamak için yarı otomatik hale getirmeliyiz. Sözü bağlamak gerekirse, başka uygulamalar da ufukta görülüyor. İşte 'kameraman fare'mizin ilk prototipi... Deprem gibi afetlerden sonra enkazın içine girip kurbanların yerini tespit edecek kameralı sırt çantasıyla bir fare... Şimdilik sadece prototip aşamasında. Şu anda bununla ilgili işleyen bir sistemimiz yok.
11:14
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Bu projelerin tamamen farelerle ilgili olduğunu düşünebilirsiniz fakat eninde sonunda insanlarla ilgili. Zor, pahalı ve tehlikeli tespit görevlerini halletmek için zayıf düşmüş toplumları donatma ve bunu etrafta bolca bulunan yerel bir kaynakla yapmakla ilgili. İşte size ister çevresel, ister teknolojik, ister hayvani ya da ister insani olsun etrafınızdaki kaynaklarla ilgili algınızı zorlayacak ve sürdürülebilir bir çalışma için sizi, onlarla seviyeli bir uyuma teşvik edici tamamen farklı bir şey.

http://www.ted.com/talks/bart_weetjens_how_i_taught_rats_to_sniff_out_land_mines

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Lucy McRae: Derinin işlevini yeniden tanımlıyor ve vücudumuz bir parfüm spreyi haline geliyor




Ben kendime vücut mimarı diyorum. Klasik bale eğitimi aldım ve mimari ve moda geçmişim var. Bir vücut mimarı olarak, insan vücudu beni büyülüyor ve onu nasıl değiştirebileceğimin yollarını arıyorum. Philips Elektronik'in bundan 20 yıl sonrasıyla ilgilenen, uzak gelecek tasarlama araştırma laboratuvarında çalıştım. İnsan derisini ve teknolojinin insan vücudunu nasıl değiştirebileceğini araştırdım. Dokunmayla çalışan elektronik dövme veya ışıkla kızaran ya da dalgalanan giysiler gibi konseptlerde çalıştım. Kendi deneylerimi yaptım. Bunlar yaptığım yüksek teknoloji söyleşilerine düşük teknolojili girişimlerimdi. Bunlar, oda arkadaşıma peruk yapıştırıcısıyla yapıştırdığım kulak çubukları. (Gülüşmeler) Bart Hess adındaki bir arkadaşımla çalışmaya başladım -- kendisi normalde böyle gözükmüyor -- kendimizi model olarak kullandık. Apartman dairelerimizi laboratuvar olarak kullandık. spontane ve anlık çalıştık. İnsan evrimi ile çakışan görsel imgeler yaratıyorduk. Ben Philips'teyken açıp kapatılan değil de arada bir şey olan bir teknoloji fikrini tartıştık. Belki de gaz ya da sıvı şeklini alabilirdi. Bu sıralarda vücudun sınırlarını bulandırıp derinin nerede bitip yakın çevrenin nerede başladığının anlaşılamadığı bir tasarıyla takıntılı hale geldim. Red-light bölgesinde stüdyomu kurdum ve takıntılı olarak kendimi tesisat borularıyla sarmaya başladım, ve bu dinamik dokuyla deriyi yeniden tanımlamanın bir yolunu buldum. İşveçli pop yıldızı Robyn'le tanıştırıldım, o da teknolojinin nasıl insanların katıksız hisleriyle birlikte var olabileceğini araştırıyordu. O da bu yeni tüylerle, bu yeni yüz boyasıyla, bu akımla, dünyayı nasıl tanımladığımızla ilgili konuştuk ve bu klibi çektik. Biyolojiyle teknolojiyi birleştirince neler olacağı fikri beni büyülüyor ve ileride biyolojiyi hastalıklardan ve yaşlanmadan arıncak şekilde programlamayla ilgili bir şeyler okuduğumu hatırlıyorum. Bunun üzerine düşündüm, vücut kokumuzu yeniden programlayıp değiştirip biyolojik olarak zenginleştirme ve bunun birbirimizle iletişimimizi nasıl değiştireceği hakkında. Veya cinsel partnerlerimizi cezbetmemizi nasıl değiştireceği hakkında. Birer hayvan gibi olmaya nasıl geri dönüp iletişimimizin daha içgüdüsel hale geleceği hakkında. Bir sentetik biyologla çalıştım ve temelinde içebildiğiniz bir hap olan yutulabilir bir parfüm geliştirdim. Bununla, terlediğinizde vücudunuzdan dışarıya hoş bir koku salınıyor. Bu parfüm konseptini temelden değiştirip yeni bir format yaratıyor. İçeriden dışarıya salınan bir parfüm. Derinin işlevini yeniden tanımlıyor ve vücudumuz bir parfüm spreyi haline geliyor. Sınırlar olmadığını gördüm, benim çalışmalarımın evrimine bakınca anlamlı bağlantılar görüyorum. Ancak geleceğe bakınca bir dahaki projem bir bilinmez ve tamamen açık. Bu fikirlerin içimde bir yerlerde var olduğunu hissediyorum, bu konuşmalar ve deneyimler, bu fikirleri birbirine bağlıyor ve içgüdüsel olarak dışarı çıkıyorlar. Bir vücut mimarı olarak, ne istersem keşfedebileceğim bu sınırsız platformu oluşturdum. Ve sanki daha yeni başlıyormuşum gibi hissediyorum. Bu ofisimde herhangi bir gün. (Gülüşmeler) (Alkış) Teşekkür ederim! Teşekkür ederim!

"KOKUYLA KEŞFET" KİTABINDA 52 BİLİM İNSANI VE UZMAN BİR ARAYA GELDİ

Türkiye'de ilk defa “Kokuyla Keşfet” adıyla kitap yayınlandı. Kitapta koku almanın bilimsel yönleri eğlenceli bir dille işlenirken, kokunun cinselliğe ve insan ilişkilerine etkisi, hastalıklar, parfüm gizemli yönleri ve kokuyla ilgili daha birçok konuyu ele alınıyor. 
"Kokuyla Keşfet" kitabında 52 Bilim insanı ve uzman bir araya geldi, Sağlık Editörü ve Biyolog Esra Öz yazdı.










Kitapta yer alış sıralarına göre isimler
1. Prof. Dr. Yasemin Özdemir
2. Doç. Dr. Sinan Canan
3. Prof.Dr. İlkay Erdoğan  Orhan
4. Prof. Dr. Mehmet Zülküf Önal
5. Prof. Dr. Metin Önerci
6. Uzm. Dr. Bülent Madi
7. PhD öğrencisi Çağrı Mert Bakırcı
8. Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan
9. Biyolog Mehmet Saltuerk
10. Prof. Dr. Sevil Atasoy
11. Doç. Dr Sultan Tarlacı
12. Yrd. Doç. Dr. N. Linda Fraim
13. Op. Dr. Gökçen Erdoğan
14. Op. Dr. Aytuğ Altundağ
15. Yrd. Doç. Dr. M. Ulaş Çamsarı
16. Doç. Dr. Alper Ceylan
17. Prof. Dr. Serdar Kula
18. Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu
19. Prof. Dr. Ayten Altıntaş
20. Prof. Dr. K.  Hüsnü Can Başer
21. Psikolog Yeşim Akıncı
22. Koku Uzmanı Özlem Oktar Varoğlu
23. Biyolog ve Kozmetolog  Pervin Bulgak
24. Aromaterapist Ayşe Tolga
25. Koku Uzmanı Bihter Türkan Ergül
26. Aybala Yentürk
27. Koku Uzmanı Vedat Ozan
28. Koku Uzmanı Fulya Yahya
29. Koku Uzmanı Birgül Ulucan
30. Güzellik Uzmanı Pervin Dinçer
31. Prof. Dr. Sibel Dinçer
32. Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu
33. Açık Bilim Yazarı Kerem Kaynar
34. Prof. Dr. Kemal Türker
35. Doç. Dr. Ener Çağrı Dinleyici
36. Dr. Evren Erdener
37. Uzman Diyetisyen Banu Topalakçı
38. Şef Mehmet Soykan
39. Prof. Dr. Hamdi Akan
40. Nöromarketing Uzmanı Dr. Kıvılcım Kayabalı
41. Doç. Dr. Elgiz Yılmaz
42. Prof. Dr. Ali Demirsoy
43. Prof. Dr. Meltem Yalınay Çırak
44. Prof. Dr. Turgut Tali
45. Prof. Dr. Hamit Hancı
46. Prof. Dr. Murat Karaçorlu
47. Türk Roman, Öykü ve Gezi Edebiyatı Yazarı Buket Uzuner
48. Besteci ve Piyanist Anjelika Akbar
49. Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve sosyal medya uzmanı Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu
50. Modacı Şebnem Çapa
51. Cine5’te Yapımcı ve Sunucu Ayla Çetinkaya
52. SKYTÜRK Haber Spikeri-Milliyet TV Spiker Sohbetleri Yazarı Burçin Şimşek