24 Mart 2014 Pazartesi

İNSANLAR BİR TRİLYONDAN FAZLA KOKUYU AYIRT EDEBİLİYOR

21 Mart’ta  dünyanın en saygın bilim dergilerinden olan Science’da, Amerikalı bilimadamları, insanların bir milyondan fazla kokuyu ayırt edebildiklerini gösteren bir çalışma yayınladı.

Bugüne kadar duyu yetilerini ölçmeyle ilgili yapılan çalışmalarda insanların birkaç milyon farklı rengi ve yarım milyon kadar sesi ayırt edebildikleri belirlenmişti. Koku yetilerine ilişkin yapılan şimdiye kadarki bilimsel çalışmalar insanın 10 bin kokuyu ayırt edebildiklerine işaret etse de bu sayı hiçbir zaman bilimsel verilerle doğrulanmamıştı. Bu yeni yapılan çalışmada insanların değişken içeriklere sahip farklı koku karışımlarını ayırt etme kapasiteleri psikofiziksel testlerle ölçülüp insanın koku alma duyusunun boyutu belirlenmiştir. Psikofiziksel testler,  insanin en az bir trilyon  (şuan ki hesaplarla 1.72x10 12 ) koku uyaranını birbirinden ayırt etme yetisine sahip olduğunu ortaya koymuştur.  Bu çalışma, insanın yüzlerce farklı koku almaçlarına sahip koku alma sisteminin (olfactory sytem) görme ve duyma yetisinin üstünde bir performansa sahip olduğunu belirlemiştir.

http://www.sciencemagazinedigital.org/sciencemagazine/21_march_2014?sub_id=ckDMlrYFPWHL&folio=1370#pg110

Haber, Heidelberg Üniversitesi Alman Kanser Araştırma Merkezi Hücre ve Tümör Biyoloji Programı Vasküler Onkoloji ve Metastaz Laboratuarında çalışan Biyolog Sıla Appak desteğiyle yapılmıştır. 

KANSER KOKUSU VE ERKEN TEŞHİS

Yakında hastalıkları kokularından erken teşhis mümkün olabilecek. Uzmanlar bu hafta, koku alan bir makinanın meme kanserini teşhis etmekte meme röntgeni kadar başarılı olduğunu ve bunu diğer hastalıkları da aynı yöntemle tespit edebilen aletlerin izleyebileceğini açıkladılar.

Kanser geçiren insanlar ve yakınlarının oluşturduğu bir dayanışma grubundan Joanie, "Size delice gelebilir ama aklım başımda inanın" diyor ve eşi prostat kanseri olduğu sırada nasıl burnuna hep bir çürük kokusu geldiğini anlatıyor. Koku kanser tedavisi başarılı olunca geçmiş ama 2012'de yeniden aynı kokuyu almaya başlayan Joanie korkuya kapılmış. Ve haklı da çıkmış, bu kez kendisine akciğer kanseri teşhisi konulmuş.
Bir çok kanser hastası ve yakınları kokuyu farketmiyor olabilir ama Joanie gibi hastalığı kokuyla farkeden çok kişi var.
Filadelfiya'daki Monell Kimyasal Duyular Merkezi'nden George Preti "Bana bu konuda yazan çok kişi oldu" diyor. Bunlar arasında hemşireler ve uzmanlar da varmış ama bu anlatımların hemen hiç biri bir araştırmaya dayanmıyor.
Tarih boyunca doktorlar teşhis sırasında, hastalarının nefesini, idrarını, dışkısını, terini, cildini koklayagelmiş. 2011 yılında yazılan bir makalede onlarca hastalıkla ilgili "koku notları" ele alınmıştı.



Yakınlarda yapılan bir deney de insanların hastalandıklarında kötü kokular yaydıklarına dair kanıtlar sundu.
Stockholm'daki Karolinska Enstitüsü'nden Mats Olsson liderliğindeki bir araştırma ekibi sekiz sağlıklı gönüllüye dar pamuklu tişörtler giydirdiler ve yarısına içinde bir şey olmayan bir sıvı yarısına da hafif grip benzeri belirtilere yol açan bir kimyasal karışım enjekte ettiler.
Bir ay sonra deneye katılanlar geri çağırıldı ve bu sefer, iki gruba geçen sefer yapılan enjeksiyonun tersi verildi.
Sonra bütün tişörtler toplandı ve kol altı kısımları kesilerek şişelendi. Bu şişelerden püskürtülerek sıkılan hava bir gönüllü jüriye koklatıldı ve kokuları yoğunluk, kötülük ve sağlıksızlık bakımından sıralamaları istendi. Sonuçta olumsuz özellikleri en öne çıkan kokuları hasta olan gruba ait tişörtlerin taşıdığı belirlendi.
Tabi Olsson Psychological Science adlı bilim dergisinde sonuçları yayımlanan bu deneyin çok küçük çaplı olduğunu kabul ediyor ama yine de hasta insanların vücutlarının hem diğer insanları bulaşıcı hastalığa karşı uyarma hem de yardıma ihtiyacı olduğu sinyallerini vermek için belli kimyasal maddeler salgılıyor olduğuna inanıyor.

Londra'daki Hijyen ve Tropik hastalıklar Okulu'ndan (London School of Hygiene and Tropical Medicine) Val Curtis de kökü kokunun bir sebebi olduğunda hemfikir. "Beyindeki tiksinme duyusunu yaratan sistem bizi, hastalığa yol açabilecek şeylerden uzak tutmak üzere evrilmiş. Gezegenimizde en tehlikeli şey başka insanlara yakın olmak" diyor.
Mats Olsson açısından, yürüttüğü tişört deneyinin ilginç yanı, insanların hastalığın kokusunu çok keskinleşmeden önce, çok daha hafif rahatsızlıklarda bile alabildiğini görmek olmuş.
Kanser için, erken teşhis çok önemli ama bizlere doktora gitmeyi düşündürecek belirtiler ortaya çıktığında hastalık genellikle çok ilerlemiş oluyor.
George Preti yumurtalık kanseri örneğini veriyor. "Karabiber çekirdeğini düşünün bir de soğan büyüklüğünü. Hastalığın karabiber çekirdeği kadarken teşhis edilmesi gerekiyor ama genellikle soğan büyüklüğüne geldiğinde tanı konuyor" diyor.
Preti yumurtalık kanserinin kokusu sayesinde doktorların hastalığı çok küçükken farkedebilmesini umuyor. Vücutlarımız günlük normal işleyişleri içinde çeşitli kimyasal maddeler salgılıyorlar.
Preti kanserli hücrelerin metabolizması yani işleyişinin normal hücrelerden farklı olduğunu dolayısıyla farklı bir kimyasal madde ve farklı bir koku salgıladığını söylüyor.
Bu insanın koklayarak farkedebileceğinden çok daha hafif bir koku olabilir ama çeşitli kanser türlerinin ya da başka hastalıkların kokularını tanımak üzere eğitilmiş köpekler pekala hastalığı erken teşhis edebilir. (İnsanların beş milyon köpeklerin 300 milyon koku reseptörü var)

Preti Penn Vet Çalışan Köpekler Merkezi'ne danışmanlık yapıyor. Burada dört köpek yumurtalık kanseri taşıyan dokuları tanımak üzere eğitiliyor. Preti köpeklerin bunu yüzde 90 kesinlikle başardıklarını anlatıyor. Fakat, amaç bu köpekleri hastanelerin kanser bölümlerine yerleştirmek değil. Şimdilik amaç "yumurtalık kanserinin kendine özgü kokusunu" belirleyebilmek.
Bu saptandığında Preti'nin çalışma arkadaşı Charlie Johnson "elektronik burun" ya da "e-burun" denilen bir cihazı bu kokuyu tanımak üzere programlayabilecek.
Johnson'un buluşu olan cihaz her birine bir DNA dizisi iliştirilmiş yüzlerce karbon nanotüp yardımıyla insan burnunu taklit ediyor. Bu dizinler havadaki kimyasal karışımı bir elektrik sinyale dönüştürebiliyor. "Dolayısıyla tırnak ucunuz kadar küçük bir yongayı bir köpeğin burnu kadar hassas kılabilirsiniz" diyor. İşte o zaman hastaneler bu cihazla donatılarak hastalığın erken teşhisinde büyük bir adım atılması umuluyor.
Uzun vadede ise tansiyon aleti gibi kolayca herkesin kullanabileceği erken teşhis cihazlarının geliştirilerek evlere, hatta ceplerimize kadar girmesi hedefleniyor.

BBC muhabiri William Kremer

20 Mart 2014 Perşembe

Kokuyla Keşfet Milliyet'te



ESRA ÖZ’ÜN ‘KOKUYLA KEŞFET’ KİTABI YAYINLANDI

Sağlık Editörü ve Biyolog Esra Öz’ün kaleme aldığı "Kokuyla Keşfet" kitabında 52 bilim insanı ve uzman bir araya geldi.


Türkiye'de ilk defa Kokuyla Keşfet adıyla bir kitap yayınlandı. Kent Kitap’tan çıkan yayında koku almanın bilimsel yönleri eğlenceli bir dille işlenirken, kokunun cinselliğe ve insan ilişkilerine etkisi, hastalıklar, parfüm gizemli yönleri ve kokuyla ilgili daha birçok konu ele alınıyor.
Nörobilim alanında bilimsel haberler çalışan Esra Öz, beynin işleyiş mekanizması ve bunun iletişim alanında kullanmanın yolları üzerinde çalışmalarını sürdürdü. Kokunun iletişimdeki rolünü, nörobilim ile birleştiren Öz, kokunun insanlar üzerindeki etkisi üzerine araştırmaları, bilim insanları ve uzman görüşleri çerçevesinde bir araya topladı. “Kokuyla Keşfet” isimli kitabının sunumlarını yapan Öz, farklı örneklerle kokunun iletişimdeki önemini anlatıyor.


Kokunun insanları ve markaları nasıl etkilediğini anlatan Öz, kokunun iletişim ve ilişkiler üzerindeki etkisini vurguladı. Esra Öz, kokunun insanların aşk hayatından, hastalıklara hatta yediğimiz yemeklere kadar çok büyük etkisi olduğunu dile getirdi. Kokunun bazı hastalıkların ön belirtisi olurken, koku alamama hastalıklarını da anlatan Öz, şöyle konuştu: “Yıllar boyu çok iyi bildiğiniz peynir, kahve gibi kokuları unutursanız alzheimer, parkinson riskine karşı tetkik yaptırın. Günümüzde artık nesnel ölçüm metotları ile koku duyusunun ölçümlerini de yapabiliyoruz.”


Toplumumuzda çok yaygın görülen ağız kokusunun sadece kişiyi ilgilendiren bir sorun olmayıp sosyal çevrede karşımızdakini de ilgilendiren bir sorun olduğunu anlatan Esra Öz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bireyin zamanla çevresinden kopmasına neden olabilir. Bu durum bireyin psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine yol açarak, kendini toplumdan ayırmasına kadar varabilen bir sorun haline dönüşebilir. Böylelikle psikolojik problemleri beraberinde getirir. Ağız kokusundan şikayet eden kişiler, hayatlarında kendilerine olan güvenlerini kaybedebilir. Gerek iş hayatlarını gerek sosyal hayatlarını etkileyen ciddi bir sorundur. İnsanların birbirleriyle olan iletişimlerini olumsuz etkiler.”

Koklamadan Yaşayabilir miyiz?
Anozmi, hiç koku alamama demektir. Halk arasında “koku körlüğü” olarak adlandırılır, geçici veya kalıcı olabilir. Geçici koku kayıpları sıklıkla nezle, grip, sinüzit ve alerji gibi nedenlere bağlıdır. Diğer olası koku kaybı nedenleri arasında burun-sinüs problemlerine de neden olabilen durumlar ve sigara kullanımı bulunur.

İhlas Haber Ajansı

Kokunun gizemli dünyasını bir kitaba sığdırmaya çalıştı

Sağlık editörü ve biyolog Esra Öz, koku üzerine bilimsel içerikli bir kitap hazırladı. Nisan ayında raflarda yerini alacak kitap, 52 bilim insanı ve uzmanla görüşülerek hazırladı. ‘Kokuyla Keşfet’ isimli kitapta koku almanın bilimsel yönleri eğlenceli bir dille işleniyor, kokunun insan ilişkilerine etkisi, parfümün gizemli yönleri ele alınıyor. 

Kitabının sunumlarını yapmaya başlayan Esra Öz, kokunun iletişimden yediğimiz yemeklere kadar çok büyük etkisi olduğunu dile getirdi. Koku alamama hastalığını anlatan Öz, “Yıllar boyu çok iyi bildiğiniz peynir, kahve gibi kokuları unutursanız alzheimer, parkinson riskine karşı tetkik yaptırın. Günümüzde artık nesnel ölçüm metotları ile koku duyusunun ölçümlerini de yapabiliyoruz.” diye konuştu.

Kitapta yer alan bilgilere göre, İsviçreli bir bilim adamı, kadınların erkek kokularına yönelik ilgi ve hassasiyetleriyle ilgili ilginç bir test uyguladı. Araştırma için gen yapıları birbirinden farklı, gönüllü 49 kadın ve 44 erkek seçildi. Erkeklere iki gece giymeleri için temiz tişörtler verildi. Bu tişörtler iki gece boyunca hiç çıkarılmadı, yıkanmadı, herhangi bir parfümün veya kokulu sabunun kullanılmasına izin verilmedi. İki gün sonra tişörtler ayrı ayrı sepetlere konarak kadınların bunları koklaması, koku aracılığıyla hangisinin kendilerine güzel geldiğini belirtmeleri istendi. Daha sonra söz konusu erkek ve kadınlar bir araya getirilerek yine kadınlardan kendilerine en iyi partner olabilecek kişileri göstermeleri istendi. Kadınlar kokusunu en çok beğendiği tişörtlerin sahiplerini seçtiler. Seçtikleri bu kişiler gen yapıları kendilerinkinden en farklı olan kişilerdi.

Kitapta yer alan bilgiye göre koku, evlilikleri bitirme sürecinde de etkili olabiliyor. Ağız, ter, ayak ya da bedene ait kötü kokular, boşanmaya yol açabiliyor. Ayrıca koku teşhis köpekleri, suçlunun kokusunu alarak şüpheliler arasındaki suçluyu tespit edebiliyor.


Yasin Kılıç- Cihan Haber Ajansı

Kokuyla Keşfet Kitabı Online Satışta




Kokuyla Keşfet, Türkiye'de ilk defa koku üzerine hazırlanmış bilimsel içerikli kitap.

İdefix
D&R
Pandora

Kokuyla Keşfet - Uludağ Sözlük'te



kokunun gizemlerini öğrenmeye hazırsanız hadi başlayalım. (bkz: esra öz)satışta http://www.dr.com.tr/kita...ilim/urunno=0000000588262

"Kokuyla Keşfet" Sunumları Başladı


Sağlık camiasının tüm paydaşlarının ortak çalışması olarak düzenlenen ''14 Mart Tıp Bayramı'' etkinliklerinde konuşan Zonguldak Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Korkut Eren, Zonguldak sağlık camiasında birliktelik anlayışını yaygınlaştırmayı hedeflediklerini belirtti. 

Zonguldak Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Korkut Eren başkanlığında düzenlenen  ''14 Mart Tıp Bayramı'' etkinlikleri, renkli isimlerin sunumları ve sağlık çalışanlarının katılımıyla gerçekleşti. 
14 Mart Tıp Bayramı etkinliklerini daha önce olmadığı şekilde kutlayarak Zonguldak sağlık camiasında birliktelik anlayışını yaygınlaştırmayı hedeflediklerini belirten Eren, aslında aynı sektörün farklı oyuncularının birbirleri ile olan bağlarını kuvvetlendirmeyi amaçladıklarını kaydetti. Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu amaçla sağlık sektörünün tüm aktörlerini; Üniversite, Sağlık Müdürlüğü, Halk Sağlığı Müdürlüğü, Kamu Hastaneleri Birliği ve Tabip Odasını aynı amaç doğrultusunda bir araya getirdik. Buna ilaveten sağlık camiasının olmazsa olmazları sivil toplum örgütlerini de bu yapının içerisine dahil ettik.






 Kokuyla Keşfet
Sağlık Editörü ve "Kokuyla Keşfet" kitabının Yazarı Esra Öz, kokunun insanları ve markaları nasıl etkilediğini anlattı. Kokunun iletişimde ve ilişkiler üzerindeki etkisini vurgulayan Öz, kokunun insanların aşk hayatından, hastalıklara hatta yediğimiz yemeklere kadar çok büyük etkisinin olduğunu dile getirdi. Kokunun bazı hastalıkların ön belirtisi olurken, koku alamama hastalığı hakkında da bilgi veren Öz, “Yıllar boyu çok iyi bildiğiniz peynir, kahve gibi kokuları unutursanız Alzheimer, Parkinson riskine karşı tetkik yaptırın. Günümüzde artık nesnel ölçüm metotları ile koku duyusunun ölçümlerini de yapabiliyoruz” diye konuştu. 






Kokuyla Keşfet kitabı Nisan'da Kitapçılarda!



KOKUYLA KEŞFET


KOKUYLA KEŞFET
Beynin Gizemli Dünyasına Yolculuk
ESRA ÖZ

Kokunun gizemlerini öğrenmeye hazırsanız hadi başlayalım. 
Nasıl koku alıyoruz? Koku beynimizde nasıl yol alıyor? Beyni nasıl etkiliyor? Mekanizması nedir? Tedavide kullanılıyor mu? 
Koku sadece bir duyu mu? İnsanların ter kokusu hakkında ne biliniyor? Eşinizin kokusu neyin mesajını veriyor? Bir kokunun beyinde oluşturduğu duygulanım ve çağrışımlar hafızada nasıl bir etki yapıyor? Geçmişe götürme mekanizması nasıl çalışıyor? 

Bu soruların ve daha fazlasının cevaplarını uzman görüşleriyle bu kitapta bulacaksınız. 

"Günümüzde artık nesnel ölçüm metotları ile koku duyusunun ölçümlerini de yapabiliyoruz. İnsanlığın koku duyusunun algılanması ile ilgili serüvenine kısa bir giriş olan bu kitap, geleceğin dünyasında duyusal analizlerin bir parçası olan koku duyusunun yaşantımızdaki önemine bir çok açıdan yaklaşmaktadır."
Op.Dr.Aytuğ Altundağ

"Esra, benim için her zaman azim ve çalışkanlıkla ‘başarıya’ ulaşmanın bir simgesi olmuştur. Kokunun izindeki bu kitapta, üstün bir çalışma ve yoğun bir araştırma sürecinin ürünüdür. Okudukça beynimizi biraz daha yakından tanıyacak, içgüdülerimizi, özellikle kokuyu hafife almamamız gerektiğini göreceksiniz…"
Dr. Kıvılcım Kayabalı

"Koku dünyası çok uzun yıllar kalın sır perdesinin arkasında kaldı. Varlığını kadim zamanlardan beri hep bildik, ama üzerine fazlaca konuşmadık ve çalışmadık. Son yıllarda ve özellikle 1980'lerden itibaren, bu konudaki araştırma ve çalışmalar, elbette endüstrinin de koku kullanımının avantajlarını keşfetmesi ile birlikte, katlanarak çoğaldı. Ne var ki araştırmaların ve bu konuya ilgi duyan bilim adamlarının sayılarının artmasının, koku dünyasında mevcut çok bilinmeyenli denklemlerinin hepsini çözdüğünü söyleyebilmek için henüz erken. Bu kitap bu farklı alanların pek çoğundan görüşleri bir araya getiriyor, okuyucuya geniş bir seçkiye Türkçe olarak ulaşma olanağı sunuyor ve belki de daha önemlisi, bilinmeyenleri anlamamıza yardımcı olabilecek yeni soru ve tartışmaların da kapısını açıyor."
Parfümör ve Koku Uzmanı Vedat Ozan

1 Mart 2014 Cumartesi

Kokuyla Keşfet


Kokuyla Keşfet, Türkiye'de ilk defa koku üzerine hazırlanmış bilimsel içerikli kitap